#EvdeKal’amayan Evsizler: “Devlet vatandaşına ne zaman lazım olur?”

Şeriban Alkış
3 min readNov 19, 2020
Hasan, evsiz. (Fotoğraf: Şeriban Alkış)

“Ben dedim ki sizi devlet olarak görüyorum Aynur Hanım. Ben kaçarım, devletin ekmeğini de yemem dayağını da yemem.”

Bir semt sakininin getirdiği ekmek arası pilav ve tavuğu yerken ‘yetimhane’den altı arkadaşıyla birlikte nasıl kaçtığını anlatıyor Hasan. Gerçek ismi bu değil ama zaten pek de güvenli geçiremediği hayatını bu haberde söyleyecekleri nedeniyle biraz daha tehlikeye atmak istemiyor, “yine de sen bilirsin ama” diyor.

Hasan, 24 yıldır sokakta yaşıyor. Yani tek kelimeyle “evsiz”. İstanbul Maltepe’de konuştuğumuz bu alt geçide yeni yerleşmiş sayılır. Geçen gün yorganını çalmışlar ama alt geçidin en azından üstü kapalı diye o kadar üşümemiş. Şimdi uzandığı yatak ve sarındığı yorganın yanında sigara izmaritlerini söndürüp biriktirmek için yarısı suyla dolu pet şişe, bilgisayar hoparlörleri ve bir kol çantası var. Günlük geçimini bu tür şeyleri çöplerden toplayıp satarak edindiğini anlatıyor:

“Günlük 70–80 lira kazanıyorum ama benim sorunum şu ki eve çıkmak için para biriktiremiyorum. Sabah zaten beş tane çay içsen 10 lira, e bir börek yesen o da 10 lira. Sigara olmuş 15 lira. Paranın yarısı, günün yarısı gelmeden bitiyor zaten.”

Bir evinin olması için sık sık evlat-baba ilişkisini vurguladığı devletten destek görmeyi umuyor:

“Devlet bana 5 bin lira verse, ben onunla en azından bir eve çıksam. Sonra ay ay öderim. Öyle olunca ikametim de olur, öyle olunca işe de girebilirim. Başımı sokacak bir yer olsa, gerekirse o gün aç kalırım, para biriktirir devlete borcumu öderim.”

Bugünlerde, bir ev olmasa bile en azından başını sokabileceği bir yer bulması için, devletle daha önce hiç olmadığı kadar iletişim halinde.

24 yıldır sokakta yaşayan Hasan, covid-19 pandemisinin ilk günlerini bir alt geçitte geçiriyor. (Fotoğraf: Şeriban Alkış)

Koronavirüs ile birlikte hayatında ilk defa bir evinin olmasını istemiş:

“Yani bir evim olsun, içine gireyim ve hiç dışarı çıkmayayım. Ben de korkuyorum.”

Covid-19 pandemisi ile birlikte kapanan kafeler ve kıraathaneler, ardında bırakacağı milyonlarca işsiz ile gündeme geldi. Peki bu mekanları el yüz yıkama ve tuvalet ihtiyaçlarını karşılamak için kullanan evsizler?

“Çay ocakları, kahveler, kıraathaneler, neredeyse hastaneler kapanma noktasına gelecek. Tuvaletler, şadırvanlar, camiler her taraf kapanmış. Bu ne demek ya? Biraz bizim yaşantımızı kendi kafanızda düşünsenize. Acaba evsiz bir insan ne yapar? Açık dükkan? Su? Tuvalet? Elimizi yüzümüzü yıkayabileceğimiz bir yer yok.”

Bu süreçle birlikte temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelen Hasan, günlerce İBB’nin Alo 153 ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Alo 183 hatlarını arayarak durumunu bildirmiş, yetmemiş bulunduğu yerden fotoğraflar göndermiş. Ancak 24 yıldır toplasa devletten 3000 lira destek alan Hasan’ın, gelen cevaplar karşısında artık bir ümidi kalmamış.

“Hayatımız durma noktasına geldi” diyerek attığı mesaja İBB, sadece alış veriş kartı talebi oluşturabilecekleri şeklinde yanıt verirken Hasan’ın adına kayıt oluşturabilmek için “kapı numarası da dahil olmak üzere açık adres” istemiş. Hasan, belediyenin kendisine dalga geçer gibi attığı bu mesaja çok öfkeli. Durumu tekrar izah etmeye çalışınca da “Belediyenin sokakta kalan süreci sona ermiştir. Süreç ile ilgili 183 ile iletişime geçmenizi rica ederiz” mesajını almış. Onlar da aynı şekilde barındıracak yerimiz yok demişler.

Yalnızca Hasan değil, semt sakinleri de bu süreçte defalarca belediyeyi, bakanlığı, polisi, hatta partisinin genel merkezini bile aramış. Cevap hep aynı: “Barındıracak yerimiz yok.”

Anlattıkça öfkelenen Hasan “Dünyayı saran bir virüsten bahsediyoruz ya. Beni bu virüsün eline nasıl bırakırsın?” dedikten sonra bu zamana kadar devlet için ne büyük fedakarlıklar yaptığını ama kendisinin virüsün eline bırakılmasıyla bundan sonra kimse için ölmeyeceğini, “kusura bakma” diyerek anlatıyor.

Artık Hasan’ı dinlemek en iyisi: “Yani dost dosta ne zaman lazım olur, devlet vatandaşına ne zaman lazım?”

Arşiv — 31 Mart 2020

--

--

Şeriban Alkış

Freelance journalist/video journalist, Sociology student at Marmara University